Dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olan Londra’nın her köşesi görülmeye değer dolayısıyla geniş bir zamanı hak ediyor. Sadece müzeleri gezmek bile başlı başına bir olay. Müzeler listesinize dünyanın en büyük koleksiyonlarından birine sahip olan, Efes’teki Artemis Tapınağı’nın ve Bodrum’daki mozolenin de bazı bölümlerini bünyesinde bulunduran British Müzesi’ni mutlaka koyun.
Madame Tussauds balmumundan yapılmış ve gerçeğe çok yakın olan heykelleriyle ilginizi çekebilir. Trafalgar Meydanı’nda bulunan Milli Galeri (National Gallery) 15.-19. yüzyıl arasındaki Avrupalı ressamların müthiş eserlerine ev sahipliği yapıyor. Galeride bir Türk halısına kollarını dayamış olarak resmedilmiş olan büyükelçiler, adlarını taşıyan resimde devleşiyorlar.
Eğlenceye zaman ayırmak için birbirine çok yakın olan, Soho, Leicester Meydanı ve Covent Garden civarında dolaşın. Londra’nın finansal merkezi City de ise 110 metre yüksekliğindeki kubbesiyle dünyanın en büyük kiliselerinden biri olan St. Paul’s var. 1894’de yapılan ve Londra’nın sembolü sayılan Kule Köprüsü (Tower Bridge) ve devamında, Thames Nehri kenarında dokuz yüzyıllık Londra Kulesi ( Tower of London) bulunuyor.
Düz bir şehir olan Londra’yı bir de tepeden görmek isterseniz, Big Ben ve Parlamento’nun karşı tarafında South Bank Centre’da bulunan London Eye isimli dönme dolaba binebilirsiniz. 135 metrelik dünyanın bu en büyük dönme dolabından şehrin eşsiz manzaralarını görebilirsiniz.
Yemeğe düşkün olanlar ve yemeğe bayağı bir para ödemek isteyenler için Chiltern Firehouse, Berner’s Tavern, Heston Blumenthal, River Café, Scott’s, Restaurant Gordon Ramsay favorilerim.
Tarihin beşiği Roma
Roma, İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş bir şehir, keşfe başlamak için en iyi yer şehrin kurulduğu tepe olan Palatinus. Tepeye doğru giderken Venedik Meydanı’ndan geçeceksiniz. Şaşırmayın, yolunu şaşırmamış bina, Venedikli bir kardinal olan Pietro Barbo tarafından yaptırılmış olmasından kaynaklanıyor adı. Meydanda İtalyan Birliği’nin kurulmasına büyük katkıları olan Savoy Kralı Vittorio Emanuele Anıtı var. Yakınındaki İstanbul’a Konstantinopolis adını veren İmparator Konstantin’in Zafer Takı da büyük bir görkemle sizleri bekliyor.
Bulunduğunuz yerden Roma Forumu’nu seyredebilirsiniz. Forum eski Roma’da şehrin siyasi, ticari ve hukuki merkeziymiş. Bugün kalıntı olarak gördüğünüz bu yer halkın gününü geçirdiği, toplandığı, sözleştiği cıvıl cıvıl bir alanmış.