Ne aramıştınız?
Lifestyle

Brugge Gezilecek Yerler & Seyahat Rehberi

Sarmaşıklarla örülü taş evlerin pencereleri, dantellerle süslü. Dükkanların vitrinlerine kırlentler, hediyelikler özenle yerleştirilmiş. Kanalın içinde seyreden küçük, beyaz teknelerin arasında kuğular ve yeşil başlı ördekler süzülüyor. Brugge, farklı dokusuyla kesinlikle ilk görüşte aşık olacağınız yerlerden biri.

Bir günde gezip, bir ömür unutamayacağınız şehir... 
 
Tarihi şehir merkezi ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Brugge, tipik bir Ortaçağ kenti. Hiç kuşkusuz en romantik olanlarından biri. Daracık sokaklarından şehre yayılan eşsiz çikolata kokuları ile biraz Charlie’nin Çikolata Fabrikası; sıra sıra dizili, rengarenk, pasta görünümlü evleri ile biraz Hansel ve Gretel masalı... Her daim güzel, her daim büyüleyici. Sadece turistik amaçlı ziyarete gelenler için değil, balayı çiftleri için de ideal bir rota. Şehirde hem bir dinginlik hem de inanılmaz bir enerji mevcut. 
 
Sarmaşıklarla örülü taş evlerin pencereleri, dantellerle süslü. Dükkanların vitrinlerine kırlentler, hediyelikler özenle yerleştirilmiş. Kanalın içinde seyreden küçük, beyaz teknelerin arasında kuğular ve yeşil başlı ördekler süzülüyor. Brugge, farklı dokusuyla kesinlikle ilk görüşte aşık olacağınız yerlerden biri.

Kentte neler yapmalı?

Brugge oldukça küçük bir yer. Ancak son derece keyifli duraklara sahip. Vazgeçilmez turist etkinliklerinden biri sayılan kanal turu, kentte ilk yapmanız gerekenlerden. Eski binaların arasında teknelerle seyretmek ve yosun tutmuş köprülerin altından geçerek üstünüzdekileri selamlamak için şehirde geçireceğiniz günü iyi organize etmelisiniz. Teknelerde yer kapmak için upuzun bir kuyrukta beklemekten kurtulmanın yolu, erken saatleri tercih etmeniz. 
 
Kanal gezisinin bitiminde, kıyıda sizi bekleyen faytonculara dikkat! Size şehri gezdirmek için bir anda üzerinize üşüşebilirler. Benim size önerim, şehri yürüyerek ya da bisikletle gezmeniz olacak. Kış aylarında ışıl ışıl Noel pazarlarının kurulduğu, şehrin kalbinin attığı Market Square’a doğru yürüyebilir, sokak aralarını gezerek kenti keşfedebilir, yan yana dizili küçücük dükkanlarından hatıralık ve hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz. Masal şehri yeterince dolaştığınıza ve fotoğrafladığınıza emin olduktan sonra sıra, kentin leziz yemeklerini ve aromalı biralarını tatmaya gelecek. İşte size bunun için birkaç seçkin öneri...

Yeme-içme

Langestraat 19’da yer alan De Karmeliet, zarif sunumları ve şık dekorasyonu ile dikkat çekiyor. Üç Michelin yıldızına sahip restoran, aynı zamanda dünyanın en iyi 50 restoranından biri olarak gösteriliyor. Kabuklu deniz ürünleri, baharatlı kavrulmuş Fransız tarağı, şampanya ve tereyağı soslu istiridye en popüler lezzetleri. 
 
Minderbroedersstraat 1’de bulunan Park Restaurant, nezih atmosferi ile oldukça popüler. Pek çok farklı mönü tipi ile gastronomi düşkünlerine leziz ve keyifli anlar yaşatıyor. 
 
Dyver 5’te yer alan Den Dyver, et ve balık yemekleri ile ünlü. 
 
Sint-Jakobsstraat 63’te bulunan De Bottelier, sıra dışı dekorasyonu ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı. 
 
Tarihi şehir merkezinin tam kalbinde, Breidelstraat 24’te konumlanmış Breydel and De Coninc, ıstakozları ve midyeleri ile oldukça davetkar. Şef Fernand Janssens’in hazırlayamadığı midye çeşidi yok gibi. Afrodizyak içeren midyeleri ise turistlerce merak konusu. 
 
Biraz rahatlık ve sıcaklık arayanlar için Niklaas Desparsstraat 4’te yer alan olan Le Petit Patron ideal.

Küçük ve samimi bir restoran da De Stove. Market Square’a sadece 50 metre uzaklıkta. Sahipleri Gino Van Brabant & Erica Travers tarafından neredeyse 30 yıldır işletiliyor. Gino, mesleki yeteneklerini konuşturarak lezzetli yöresel yemekler hazırlarken, Erica da hem servise yardım ediyor hem de leziz tatlıları ve ev yapımı bisküvileri ile müşterilerin aklını başından alıyor. Levrek ve karides, özellikle tatmanız gereken lezzetleri. Yemeğin yanında klasik bir Fransız şarabını yahut tercihinize göre İspanya, İtalya, Portekiz ya da Şili’den değişik şarapları yudumlayabilirsiniz. 
 
Meydanın coşkusundan kopmadan, Brugge’ün havasını soluyarak yemek yemeyi tercih ediyorsanız, şehir meydanındaki restoranların her biri bunun için uygun. Siyah kapaklı tencereler içinde servis edilen fesleğenli midyeleri çok lezzetli. Brugge’e kadar gelmişken, yüzlerce çeşitten oluşan aromalı biralarını denemeden dönmek olmaz. Kwak, özel bardağıyla servis edildiği ve içimin sonunda adına benzer bir ses çıkardığı için turistlerin fazlasıyla ilgisini çekiyor ve tercih ediliyor. Yanında patates kızartması ile birlikte denemeniz tavsiye olunur. 
 

Nereleri gezelim? / Adım adım Brugge

Tarihi Şehir Merkezi, kent meydanı Market Square, Belfry Çan Kulesi ve daracık merdivenlerini tırmanarak ulaşacağınız muhteşem seyir terası ve Kutsal Kan Bazilikası listenizde bulunsun. Dünyanın ikinci en uzun tuğla kulesine sahip olan ve içinde Brugge Madonnası olarak bilinen, Michelangelo’nun mermerden yapılma “Madonna ve Çocuk’’ heykeli de bulunan Church of Our Lady Kilisesi ise gerçekten çok ilginç. Burg alanı, Beguinage Manastırı, Çikolata Müzesi, meşhur bira fabrikası Brouwerij De Halve Maan ve Aşk Gölü olarak tanımlanan Minnewater görülmesi ve gezilmesi gereken başlıca yerlerden.

 
Neler almalı?

El işi oyuncaklar, kırlentler, Rahibe işi denilen danteller, porselen çay ve kahve takımları, buzdolabı süsleri ve kanalın resmedildiği tablolar alınabilecek en güzel hediyelikler. Çikolataya gelince uğramanız gereken adres, Chocolate Line. 20 yıl önce çikolataya duyduğu aşkla yola çıkan Dominique’in hikayesine ve ‘’hayallerinizin peşinden gidin’’ mottosuyla başardıklarına burada şahit olacaksınız. Dünyanın en iyi çikolatalarından bazılarını Chocolate Line’da tatmanız mümkün. Bademli ARTHUR ve PROVENCE benim favorilerimden. Fındıklı ATLANTA’yı, beyaz çikolatalı MADAME BUTTERFLY’ı ve biberli BREZİLYA’yı da denemenizi öneririm.

 
Konaklama

Tarihi merkeze ve mağazalara yürüyüş mesafesindeki Hotel de Orangerie, kanal manzaralı terası ve şöminesi ile misafirlerine hoş anlar yaşatıyor. İpek perdelerin, gravürlerin ve eski resimlerin süslediği otel oldukça şık dekore edilmiş. 
 
1930’larda inşa edilmiş bir evde yapılan renovasyon sonrası, otel olarak hizmet vermeye başlayan Hotel Prinsenhof Bruges, zengin mutfağı ve güler yüzlü personeli ile önerebileceğim otellerden. 
 
Merkezde yer alan, dört yıldızlı Hotel Jan Brito, benzersiz dekorasyonu, meşe merdivenleri ve özellikle odalarına verilen hoş isimlerle dikkatleri üzerine çekiyor. Ortaçağ romantizmini en iyi şekilde yaşamak istiyorsanız Şövalye, Barones, Markiz ve Düşes isimli odalarından birini seçin derim. 
 
Hotel de Tuilerieën, 15.yüzyıldan kalma zarif aristokrat bir evin, lüks ve modern bir otele dönüştürülmesinden meydana gelmiş, konforlu bir otel. 45 odası ve etkileyici atmosferi ile misafirlerini ağırlıyor. 
 
Relais Bourgondisch Cruyce, güzel tasarlanmış bir butik otel. İtinayla seçilmiş duvar kağıtları ve eskitilmiş mobilyalar ile döşenmiş çatı katı odaları, biraz geçmişe uzanmak, biraz da romantizme tutulmak isteyenler için doğru seçenek. 
 
Daha ihtişamlı bir konaklama tercih ediyorsanız beş yıldızlı Dukes’ Palace size istediğinizi verecektir. Kırsalda huzurlu bir konaklama arayanlar için de Hotel De Stokerij tercih edilebilir.

 
Ulaşım

İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Belçika’nın başkenti Brüksel’e, 3 saat 30 dakikalık bir uçak yolculuğu sonrası varmanız mümkün. Brugge, Brüksel’den sadece 100 km uzaklıkta. Dilerseniz araba, dilerseniz tren yolculuğu ile Brugge’e ulaşabilirsiniz.

Saffet Emre Tonguç

Saffet Emre Tonguç, tarihçi, seyahat yazarı ve profesyonel rehber. Boğaziçi Üniversitesi’nin Turizm ve Otel Yöneticiliği, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Osmanlı Sosyal Tarihi yüksek lisans bölümlerinden mezun oldu. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde işletme üzerine doktora çalışması yaptı.