Ne aramıştınız?
KONSEPT ARAÇLAR

BENZERSİZ TASARIM LEXUS LFA

Bazı kelimeler vardır, altını iyi doldurmadığınız zaman boşlukta asılı kalır ve bir şey ifade etmez. Örneğin, “sıra dışı”… Oysa günümüzde en ufak değişiklik için bile kullanılmaktan imtina edilmeyen bu tanımlamanın, gerçek anlamını bulduğu gelişmelerin sayısı, bir elin parmaklarını geçmez. Yarış pistleri için sınırlı sayıda üretildiği 2012 yılında bütün dikkatleri üzerinde toplayan ve kısa sürede tükenen, Toyota Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Akio Toyoda’nın kaputunu imzalamasıyla maddi değerinin yanı sıra manevi bir anlam da kazanan LFA Nürburgring Edition ise “sıra dışı” tanımlamasını fazlasıyla hak ediyor. Modelin üretim ve pazarlama hikâyesine hızlıca göz atıldığında neden sıra dışı olduğu da anlaşılıyor.

Takvim yaprakları, 2010 yılını gösterirken otomobilseverlerin, özellikle de spor otomobil tutkunlarının kalp atışlarını hızlandıran bir gelişme oldu. Dünyanın en iyi otomobilini üretme amacıyla yola çıkan ve bu doğrultuda gerek tasarım ve konforu, gerekse güvenliğiyle otomotiv sektöründe hatırı sayılır bir yer edinen Lexus, bu tarihten itibaren F modelleri serisine bir yenisini ekledi: LFA. 10 yıllık bir çalışmanın meyvesi olan LFA, yenilikçi teknolojiyle yaratıcı tasarımın, mükemmeliyetçi mühendislikle beklentilerin üzerinde iş yapma arzunun vücut bulmuş haliydi. İki yıl boyunca sınırlı sayıda, sadece 500 adet üretilen bu model, bünyesinde barındırdığı tüm bu özellikler sayesinde kendi hayran kitlesini yaratmakta zorlanmadı.

Modelin gördüğü bu ilgiden yola çıkan Lexus, 2012 yılında yeni bir adım daha atarak LFA’i yarış pistlerine taşıdı. Adını, sağlı sollu 70’i aşkın virajıyla usta pilotların bile heyecanını doruğa çıkartan, Almanya’daki tarihi yarış pistinden alan LFA Nürburgring Edition, dış görünümüyle gözlere, kaputunun altında barındırdıklarıyla gönüllere hitap ediyordu. Karbon fiber takviyeli plastik teknolojisi sayesinde ağırlığından 100 kilogram kaybeden ve böylece hafif sıklete göz kırpan bu yeni jenerasyon, pistlere hakkını vermek amacıyla 4,8 litre 72 derecelik açılara sahip V10 motorla donatılmıştı. 571 beygirlik gücü, 480 Nm’lik torku, 0’dan 100’e 3,6 saniye gibi kısa bir sürede çıkması, maksimum 325 km/s hıza sahip olması, motorun canlı olduğu esnada rölanti devirden maksimuma sadece 0,6 saniyede çıkabilmesi ve bu hıza yetişebilecek analog bir saatin olmaması nedeniyle dijital saatin kullanılması, LFA Nürburgring Edition’u rakiplerinden ayıran temel özelliklerden yalnızca birkaçıydı.

İşte tüm bunlar, LFA Nürburgring Edition’ın yarışseverlerin ve tabii koleksiyonerlerin radarına girmesine vesile olan niteliklerdi. 50 adetle sınırlı tutulan model, 445 bin Dolar’a kısa sürede satıldı. Pistlere özel üretilen yeni jenerasyon LFA’in sahiplerinden biri de Almanya’da yaşıyordu ve büyük bir ihtimalle bu şanslı kişi, 2012’de aldığı otomobilin çok değil altı yıl sonra milyonlarca Dolar’a satılacağını hayal bile etmiyordu. Ancak Toyota Japonya Başkanı ve CEO’su Akio Toyoda’nın otomobilin kaputunu imzalamasıyla birlikte ikinci el bir otomobilin değeri, üstelik aradan geçen yıllara rağmen katbekat arttı. Almanya’da yaşayan LFA Nürburgring Edition’un sahibi, Toyoda’nın imzasını taşıyan otomobilini, tam 7 milyon Dolar’dan satışa çıkardı.

Kuşkusuz ki bu, dünya üzerindeki çok az insanın başına gelen büyük bir şans. Bu çok özel otomobilin, başka bir şanslının koleksiyonuna dâhil olması ise an meselesi. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha var ki, o da şu: Teknolojiden, mühendislikten, estetikten, kaliteden ödün vermeksizin beklentilerin üzerinde değerler yaratmayı ilke edinen Lexus, geleceğini, geçmişinden aldığı değerler ışığında oluşturuyor. Üstelik bunu sadece sözle değil, bizzat pratikte de hayata geçirerek “sıra dışı” olmayı başarıyor.